Peygamberlerin zalimlere karşı mücadele ve mazlumları kurtarmada görevleri

TAHRAN (IQNA) – Allah’ın elçileri Peygamberlik makamına eriştiklerinde çeşitli görevler üstlenirler. Bunlardan biri de zalimlerle mücadele etmek ve mazlumları korumaktır.

Allah Hz Musa’ya (a.s) hitaben Tâhâ suresi 24. ayetinde şöyle buyurur: “ Firavun’a git, çünkü o sınırı çok aştı.”

Peygamberlerin planlarının başında tüm zalim ve zorbaları engellemeleri ve onlarla ciddi şekilde mücedele etmeleri yer alır. Bu mücadele tevhid inancının temelidir. İslam’ın temel ilkesini “Allah’tan başka ilah yoktur” cümlesi ifade eder.  Sahte ilahları reddedene kadar “Allah’a” ulaşamayız. Tevhidin sloganı olan “Lailaheillallah” cümlesinde ilk önce tüm tağutlar inkar edilir. Daha sonra Allah ile aşina oluruz. Kalp Allah’tan başkasından temizlenmedikçe Allah’a yer kalmayacaktır.

Mazlumların kurtulması

Tâhâ suresi 47. ayeti:  “Ona gidip deyin ki: Biz senin rabbinin elçileriyiz. Artık İsrâiloğulları’nı bırak bizimle gelsinler. Onlara eziyet etme. Sana rabbinden bir mûcize getirdik. Esenlik doğru yolu izleyenlerin olacaktır.”

İlahî peygamberlerin görevi, zulüm ve baskı altındaki yoksulları ve mazlumları kurtarmaktır. Peygamberler tarafından yapılan zulmü kınama anlatımının ülkelerin seminerlerinde, kararlarında ve diplomatik sloganlarında anlatılan kınama anlatımının farklı olduğunu söylemeye gerek yok. Çünkü Hz Musa (a.s) gerçekten israiloğullarını özgürleştirmiş ve Firavu’u çaresiz bırakmıştır.

Ancak insan hakları savunucuları hayatları boyunca insanları kurtarmak için hiçbirşey yapmamış dünyanın hiçbir yerinde acı çeken ve baskı gören mazlumların özgürleşmesi için adımlar atmamıştır. Sadece insanlık adına kendilerine hak tesis etmişlerdir.

Artık dünya mazlumlarının bu örgütlerden ümitlerini keserek Peygamberlerin yolunda yürüme zamanı gelmiştir.

Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Nübüvvet) adlı kitabından alıntıdır.